“Bireyin kendisinin veya bir yakınının ölüm, şiddet, yaralanma ya da cinsel şiddet gibi travmatik olaylara maruz kalması ya da kişinin bu olaylara tanık olması sonucu oluşan duygusal stres.” Bu tanım birçok kaynakta “travma”nın karşılığı olarak verilmektedir. Gerçek hayatta ise travma bu kadar mekanik ve duygudan uzak değildir.
Lisans öğrenimim sırasında Project Lift grubunun Suriyeli mülteci çocuklarla başlattıkları “Tut Elimi” projesinde gönüllü olarak çalışmalara katıldım. Bu çalışmalar travmalı çocuklarla bir araya geldiğim ilk çalışmalardı. Müzik, sanat ve hareket/dans terapilerinin uygulandığı üç farklı alanı bulunan atölyelerde tüm çocuklar sırası ile tüm atölyelere dahil oluyor ve yapılan çalışmalara katılma fırsatı buluyorlardı.
Çocuklarla çalışmak her zaman çok farklı ve keyiflidir. Her çocuk kendi içerisinde sonu olmayan bir dünya barındırır ve sizi bu dünyaya dahil eder. Travmalı bir çocukla çalışmak ise diğer tüm çalışmalardan farklıdır. Davranışlarının altında hiç beklemediğiniz, çok farklı sebepler yatıyor olabilir. Bu çocuklar birçok yetişkinin bile maruz kalmaya dayanamayacağı savaş manzaralarına şahit olmuş küçük bedenlerinin içerisinde büyümek zorunda kalmış çocuklardır. Örneğin, babasını savaşın içerisinde bırakıp gelmiş, şu an nerede ve ne durumda olduğunu bilmediği için ya da ailesinin büyük bir kısmını kaybettiği için atölyelerde oynanan oyunlara katılmak onlar için çok zordur. Bu çocuklar ailelerinden bir birey bir yerlerde acı içerisinde iken eğlenmenin doğru olmadığını düşünüp tüm çalışmalarınızı protesto edebilirler.
Mülteci çocuklar birdenbire hayatları başka bir yöne çevrilmiş, küçük yaşlarında büyük olaylar yaşamış, dillerini bilmedikleri ve kendilerini ifade edemedikleri bir ülkeye gelmek zorunda kalmışlardır. Bu çocuklar kendilerini “istenmeyen” ve “anlaşılmayan” kişiler olarak hissederler. Yaşamayı yeni yeni öğrendikleri kültürlerinden, dillerinden ve sosyal ortamlarından kopup yeni bir kültürü, dili öğrenmek zorunda kaldıkları bir sosyal çevre içerisine girerler. Dolayısıyla birilerinin onların ellerinden tutmaları gerekir. Atölyelerdeki çalışmalar bu çocukların sosyal becerilerini geliştirerek onların daha kolay adapte olmasını sağlamayı, dışlanmayıp kabul edildiklerini gösterebilmeyi ve onlara güvenli alan oluşturabilmeyi amaçlamış ve büyük oranda da başarı sağlamıştır.
Yine de projenin ulaşabildiği çocukların sayısı Türkiye’de şu an bulunan mülteci çocukların sayısından çok azdır. Siz de bu çocukların ellerinden tutabilir ve sağlıklı birer yetişkine dönüşmeleri için ufacık da olsa bir dokunuşta bulunabilirsiniz!
Psikolog Zeynep Mutlu